Krabi’de 5 gün kaldım ama aslında Krabi için 5 gün fazla. Gezip görülecek yerleri 1 ya da 2 günde bitirebilirsiniz ama ‘ben sahilde yatarım’ derseniz, ‘ada turlarına katılırım’, ‘kaya tırmanışı gibi aktivitelere girerim’ derseniz Krabi tam size göre. Sahilleri adalardaki kadar temiz değil maalesef. En iyi bilinen plajı Ao nang plajı ama bu plajın yakınlarında kara yolu ile ulaşım olmayan saklı plajlar var ki çok daha temiz ve görülmeye değer.
Önce gezilecek yerleri bir toparlayalım.
KAPLAN MAĞARASI (WAT THAM SUA)
Tam 1237 basamaklı merdivenlere şöyle bir göz attım. Merdivenler dik ve yorucu ama kucağında çocuklarla çıkan koca koca insanları görünce motive olmak zor değil. Yanınıza biraz su alın. Ben yavaş yavaş çıktım ve başlarken hava güneşli bir yaz günü gibiydi. Ortalarına geldiğimde sert rüzgarlar esmeye başladı. Tepeye ulaştığımda mevsim kış olmuştu ve dolu yağmur yağıyordu. Aslında hava soğuk olmadığı için üşümeden sadece sanki şelalenin altına kendimi atar gibi ıslana ıslana o yolu çıkmaktan ayrı bir keyif aldım.
Yukarıda büyük bir Buda heykeli sizi bekliyor. Bütün şehri ayaklarının altına almış bu devasa heykelin manzarasına, bir taraftan dağların ve ormanların ihtişamı da eklenince, çıkılan onca yolu unutturan bir keyifle tadını çıkarmak kalıyor geriye.
BENCHA NATİONAL PARK
Filleri görmeye giderken bu parkın şelalesinde buldum kendimi. Yol üzerinde karşıma çıktı ve doğaseverler için huzur dolu bir yer. İsterseniz şelalede yüzebilirsiniz, isterseniz kat kat uzana şelalelerin en tepesine kadar tırmanabilirsiniz. Giriş: 100 baht.
FİL MAĞARASI
Filleri görmeye giderken fil mağarasında buldum kendimi.:) Her yerde yana yakıla filleri aramıştım oysa ki. Baştan söyleyeyim fil dışında herşeyi gördüm bu bölgede. Etrafta görüp beğendiğim zaman, anlık gezmeye dalar giderim genellikle. Ama bu mağara hikayem tamamen benim isteğim dışında gerçekleşti.
Motorla ormanın içinde keşif yaparken karşıma bir kadın çıktı. Daha doğrusu 2 dilsiz kadın tarla işi yaparlarken bir tanesi benim önüme atlayıp durdurdu. İşaret diliyle anlayabildiğim kadarıyla beni istediğim yere götüreceğini söyledi. Bana bir çizme giydirdi, sivrisinek kremleri sürdürdü ve dağı tırmanmaya başladık. Gitgide daha dik yamaçlardan geçtiğimiz bu zorlu yolculuğun sonunda ben düşündüm ki güzel şeylere ulaşmak için hep o zorlu yollardan geçmek gerekirdi. Ama bir baktım ki, içi muhtemelen yarasalarla dolu kocaman bir mağaranın önüne gelmişiz. Başıma ışık takmış, karanlığa doğru sürükleniyorum. Ben nereye düştüm derken geri dönmek aklımdan bile geçmiyor, tam aksine içimde büyüyen bir merakla bu büyük mağaranın içinde gitgide gözden kayboluyorum.
Önce bir yarasa yuvası beni karşılıyor, sonra etraftaki şekilleri hayal güçleriyle birleştirip anlatmaya çalışan kadına bakıp gülmemeye çalışıyorum, çünkü birçok şeyi cinsel objelere benzetiyor. Bu kadın etrafta yarasalar uçuşurken öyle soğukkanlıydı ki ben de aynı şekilde sessizce yürümezsem kendimden utanırdım. Sanki çığlık atsam duyabilecekmiş gibi. Duvarlardaki resimler, kalıntılar beni zihnimde tarihi bir yolculuğa çıkardı ki, zamanda yaptığım yolculuk en sevdiğim şeklidir tüm yolculuklarımın.
Sonuç olarak bu tarafa gelirseniz buraya gidin, evet gidin de şu anlaşamadığınız kadınlara benim yapmadığım şeyi yapın önce bir hop nereye gidiyoruz, sen ne ayaksın filan deyin.
Çünkü dönüşte bahşiş vermek için uzattığım paraya göz ucuyla bakıp tam 500 baht ( yaklaşık 100 TL) istemesin mi? Başta hiç bişey söylemeden turistleri böyle böyle kazıklamayı öğrenmişler. Dışardan bakıldığında yoksul görünümlü oldukları için üzülüp para vermek isteyeceğin kadın, cüzdanını çıkardıktan sonra fikrimi değiştirdi. Hepimizden zengin olduğuna hiç şüphem yok. 2 fransız kız önce 50 baht istediğini anladı ve 1000 bahtı bozarmısınız dedi. Tabi işaret diliyle nasıl anlaşabilirlerse öyle. Kadın cüzdanını açtı ve diğer 1000’lik ve 500’lük banknot kardeşlerinin yanına yerleştirdi ve kapattı. Ben 100 baht verdim beğenmedi. Kurumsal yerlerde bile Tayland’ın hiçbir yerinde böyle pahalı girişi olan bir yer yok. Kaldı ki illegal olarak ve başta hiç söylemeden seni peşine takıp yarım saat gezdirerek zengin olmuş bu kadınlara bakıp, o parayı kazanmak için 10 saat çalışan insanları düşündüm. Bu parayı gider çocuklara dağıtırım yine de sana vermem deyip çıktım.
Başta bahşişi hakettiğini düşündüğüm; Fransız kızlarla da konuştuğum, hatta istemese bile para vermeyi planladığım bu kadındaki kötü niyeti hissettikten sonra 5 kuruş vermeden gitmemi anlayamayan o Fransızlar bana öylece baktı kaldı. ‘Ne bakıyorsunuz siz duruma Fransız mı kaldınız’ dedim, anlamadılar.
AO NANG PLAJI
Bu plaj Krabi’deki en ünlü plaj diyebiliriz. Etrafında restoranlar, kafeler bir çok masaj salonu mevcut. Sahile karşı gün batımı manzarasında uygun fiyata masaj yaptırabilirsiniz.
Diğer adalara ve kara yoluyla ulaşım olmayan plajlara da buradan gidiliyor. 100 baht vererek bilet alıyorsunuz ve toplu taşıma botlarıyla diğer plajlara geçiş yapabiliyorsunuz. Benim tavsiyem Thong sala ve Railay plajlarına gitmeniz. Yalnız dönüşte en son bot saati 18.00 ama siz yine de sorun ve gecikmeyin. Yoksa ya Thong Sala’da bir otel ararsınız, ya da yüzerek gidersiniz. Ben kaçırdım oradan biliyorum, geceyi Thong sala’da geçirdim, hem sakin hem de kafa dağıtabileceğiniz barları olan güzel bir yerdi. Yani kaçırırsanız da üzülmeyin, en kötü ihtimalle plajda uyursunuz.
THONG SALA BEACH
Ao Nang plajından 100 baht vererek botlarla 10 dk da geliyorsunuz. Burası küçük bir kasaba aslında. Kalabalıktan uzak, sakin ve temiz plajıyla ve polis tehlikesi olmayan izole bir alan olduğu için uyuşturucu bağımlılarının da sık tercih ettiği bir bölge.
RAİLAY BEACH
Kaya tırmanışı deneyimlemek için burası en uygun yerlerden biri. Ao nang’dan botla direk olarak ulaşım var, ya da Thong sala plajından ormanın içinden ve kayalıkların arasından 15-20 dk yürüyerek de ulaşabilirsiniz. Kaya tırmanışı için ekipman kiralayabileceğiniz yerler çok. Hoca da isteyenler için aşağıda ücretleri paylaştım.